14 Ocak 2021 Perşembe

Bir Şarkı: One Is Glad to Be of Service

İlk çıktığı günden beri zevkle, daha bir sarılırcasına sevdiğim April Rain'in albüme ismini veren One Is Glad to Be of Service şarkısını her senenin sonbahabarın kışa çaldığı zamanlarda karasevdaya düşmüş gibi dinliyorum. Şarkıda geçen replikler Bicentennial Man filminden. O kısımların türkçesini buraya bırakıyorum.

 




2.00-3.05

- lanet olsun andrew. eğer bunu başarmak istiyorsan...
- neyi?
- bu yapmaya çalıştığın şeyde... bu kadar itaatkar olmayı bırakmalısın!
- bunu yapmayı bırakamam, yapım bu.
- o zaman değiş!
- değişmek mi? zaten değiştim.
-dıştan değil, içten değişmeni kast ediyorum! riskler alıp, hatalar yap!
-hatalar mı?
-evet. bazen mükemmel olmak önemli değildir tamam mı? bazen önemli olan yanlış şeyi yapmaktır.
- yanlış şeyi yapmak mı?
-evet.
-neden? anladım, hatalardan ders çıkartabilmek için.
- hayır, onları yapmak için! neyin gerçek olup olmadığını görebilmek ve bunların sana nasıl hissettirdiğini görebilmek için!
-insanlar çok karmaşık varlıklardır andrew.
-orasına katılmamak elde değil.
anladım, bu mantıksız konuşma dediğimiz şey değil mi?
-hayır, bu sıradan bir konuşma. bunun mantıklı olmakla alâkası yok, bunun kalbini izlemekle alâkası var.
-yani ben de böyle mi yapmalıyım?
-evet. senin de bir kalbin var andrew, bunu hissediyorum. bazen buna inanmasam da yine de hissediyorum.
-ve o kalbi takip edebilmek için, birimizin hata yapması gerekiyor.
-evet.
-teşekkür ederim.

6.00-8.00

- yani daha evlenmedin mi?
-hayır, cumartesi'den iki hafta sonra.
-hala geç değil.
-doğru şeyi yaptığına emin misin?
- emin miyim?
- evlenmek konusunda.
- hiçbir şey hakkında tamamen emin olamam.
- yani yanlış şeyi yapıyor olabilirsin.
- hayır, neredeyse doğru şeyi yaptığıma eminim.
- güzel.
- güzel olan ne?
- evindeyken bana hatalı olan şeyi yapmamı söylemiştin. şimdi ise sen yanlış olanı değil, doğru olanı yapıyorsun. yani kendi tavsiyene uymuyorsun çünkü eğer uysaydın bu charles denen adamla evleniyor olmazdın.
- çünkü doğru şeyi yapıyor olurdum.
- aynen öyle.
- garip bir şekilde söylediğin şeyler mantıklı gelmeye başladı.
- güzel. başka birisiyle evlenmek üzere olan birine aşık olmak nasıl bir şey biliyor musun? tamamen muhteşem birine. odaya girdiğinde ışığıyla güneş gibi dolup taşıran birine. kendisine yalan söyleyen birine.
- yalan mı?
- hem de çok inandırıcı bir şekilde.
- ne hakkında?
- beni sevmediğin hakkında. ama bir şekilde beni sevdiğini biliyorum.
- ama bunu nasıl biliyorsun?
- portia, içten ve dışardan değişmek için her şeyi yaptım.
- bu benim için önemli değil ki!
- ama bir şeylerin önemli olması lazım. eğer önemli olmasaydı, çenesiyle titanik'i batırabilecek bir adamı değil, beni severdin.
- ne? gördün mü? doğru değil mi? üzgünüm. senin böyle yüzünden güller açmanı sağlıyor mu? seni bu kadar güldürebiliyor mu?
- beni senin gibi hiç kimse gülderemiyor.
- güzel. o zaman kabul et. beni sevdiğini kabul et!
- bana bir öpücük var. hepsi bu. sadece bir öpücük. hızlı bir öpücük. sadece bir öpücük. muhteşem evliliğini tehlikeye atmaz. ayrıca bu nabzının 66'dan neden 102'ye fırladığını açıklar. nefes alışverişlerin hızlandı. her yere feromon bulutları saçıyorsun portia.
- beni böyle gözlemlemen adil değil!
- biliyorum, aşk adil değildir. kalbini okuyorum ve onu takip etmeni istiyorum. sana yalvarıyorum. yalvarmak aşağılayıcı bir şey olmalı ama umrumda değil. seni seviyorum portia. seni ilk gördüğüm andan itibaren seviyorum.

Eyvah Yalnızım

    Gecenin iyice içlerimize girdiği anda karanlık mutfaktaki buzdolabı kapısını açarken dolaptan yayılan ışık bedenimi aydınlatınca eyvah y...