20 Mayıs 2022 Cuma

Bütün Kritik Anları Batman Begins ile Atlatmak

    Diyelim ki sabah saat dört ve uyumayacağımın kesinliğinden emin oldum, güneş doğacak aklıma kareli piknik örtüleri gelecek veyahut sırasıyla önce Antalya’ya sonra da İzmir’e gitme fikri aklıma düştüyse hemen mutfağa gitmem ve sigara içmem gerekiyordu. Dirsekleri masaya dayamak bir alışkanlığa dönüştüğünden beri düşüncelere dirseğim olmadan dalmak iyi gelmiyordu. Kötü zamanlara eli boş yakalanmamak için tatile çıkma fikriyle aram iyiydi. Gitmedim. 

    Her şeye yeniden başlamanın, bir başlangıcın önüne atmak istedim kendimi. Sadece biraz ilhama ihtiyacım vardı, filmlerde bütün yeniden başlayışlar başarıyla sonuçlanırdı. Sadece biraz ilhama ve bakmaya ihtiyacım vardı, toplu taşımalara ihtiyacım yoktu. 


    Bir keresinde ağaçlara sarılma tüyosu almıştım bir arkadaşımdan, fikirle ilgilenmek yerine hangi filmdendi bu sorusuna kaymıştı kafam. Aklıma yatmayan şeylerde iyi değildim. Hep öyle oluyordu, hangi filmdendi bu. İçim keder ağlarıyla örülmüştü. Birşey yapmalıydım hemen. Batman Begins açtım. 


    Küçükken filmin başını kaçırınca huzursuz olduğumun bilgisi hafızamdan aşağıya bir damla gibi süzülüp “nihayete ulaştım ben” adlı sesi çıkarırdı arada. Televizyon elinden geleni yapamayan bir icattı, kanallar durdurulamıyordu. Hiçbir şey durmuyordu. Net olmayan başlayış ve bitişlerin adresi, reklam izleme bağımlısı abimle kavgaya tutuşmuştuk. Bana Candyman açmayacağını açarsa korkacağımı söylerdi. Korkmaya alışmak büyümek istiyordum. Aç dedimse de açmadı. Bu aklımda kalan en eski tarihli istediklerimin olmayışıydı. İstediklerimin olmayışına alışmıştım. 


    Muhattabını kusur aramaya yönlendiren kederden filmlerle kaçmak korsan bir kaçış yöntemi mi bilmiyorum ama psikologlar tarafından önerilmediğine eminim. İstedikleri olmayan kahramanın buhranla arası nasıldı, krizleri nasıl fırsata çeviriyordu, öğreniyor muydu, başarıyor muydu. Bütün bunlardan hiç haberim yokmuş gibi yeniden tanımaya, kayada elin belirdiğini görmeye niyetlenmiştim yine. Kendinle aranın olmadığı dönemlerde bütün filmler ağır ilerlemeye başlar ama bu akıcıydı, en akıcısı belki de. Aktı da.


    Sabah kalkıp işe gittim. Börekçiye ıspanaklı, büfeciye soğuk olmasın, önümde yürüyene pardon dedim, yapraklar düştü, yapraklar uçtu, yapraklar çat diyerek kırıldı.


    Bir kayaya güvenmek gibi miydi sorusunu yönelttim önceki geceye. Hasarın ne kadarını sığdırmıştım. Bilmiyordum. Seçme şansım olduğu sürece hep bilmemeye çalışırdım.


    Masamda böreği ağzıma götürürken seninki neli dedi. Seninki demek uzun bir kuyruktaymışım gibi hissettiriyordu. Ispanaklı dedim. Onunki patatesliymiş. Ispanaklı sevmiyormuş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyvah Yalnızım

    Gecenin iyice içlerimize girdiği anda karanlık mutfaktaki buzdolabı kapısını açarken dolaptan yayılan ışık bedenimi aydınlatınca eyvah y...